Ufukta yaptırım yok

27 Nisan 2024

Bu hafta Fransız hükümetinin davetlisi olarak, AB Delegasyonu’nun oluşturduğu bir grup gazeteciyle Fransa’daydık. Önce Strasbourg’da Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nde, ardından da Paris’te Fransız yetkililerle buluştuk. Malum, Türkiye ile ilişkilerde müzakere süreci AB hattında; insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi konuların takibi de Avrupa Konseyi zemininde yürüyor. Fransız yetkililerle yapılan görüşmeleri bir sonraki yazıya bırakacağım ve bu hafta Avrupa Konseyi cephesindeki tabloyu yazacağım. 

Bilindiği gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2019 yılında iş insanı Osman Kavala’nın tutukluluğunun ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğuna’ karar vermişti. 2022 yılında ise Gezi Davası süreci tamamlanmış, Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. AİHM kararlarının uygulanması konusunda bir nevi takip mekanizması olan Avrupa Konseyi de, defalarca ‘‘Kavala’nın serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye yaptırımlar uygulanabileceğinin’ sinyallerini vermişti. Hatta biz

Yazının Devamı

Filistin davasının lideri kim?

20 Nisan 2024

Bu hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında Hamas için kullandığı Kuvâ-yi Milliye benzetmesi tartışma yarattı ama ben bugün Erdoğan’ın aynı konuşmadaki ‘Filistin davasının lideri misafirim olacak’ sözlerine dikkat çekmek istiyorum. Erdoğan, isim vermediği için İsrail-Filistin meselesinin geçmişini bilenlerin aklına ilk olarak Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas gelmiş olabilir ama aslında Erdoğan’ın kastı Mahmud Abbas değil Hamas lideri İsmail Haniye’ydi. Tabii bu çıkıştan sonra akıllara şu soru geldi: Türkiye Mahmud Abbas’ı artık Filistin davasının lideri olarak görmüyor mu? 

Oslo süreci ve sonrası 

Filistin davasının liderliği ve bu çerçevede ‘meşruiyet’ tartışmalarını anlayabilmek için biraz geriye gitmek gerekiyor. Norveç’te 1993’te yapılan görüşmeler sonrasında varılan ‘Oslo anlaşması’ İsrail-Filistin sorununda bir dönüm noktasıydı. Bu anlaşmanın en önemli boyutu da ‘karşılıklı mektuplarla’ Filistin Kurtuluş

Yazının Devamı

İran vurabilir mi?

13 Nisan 2024

Ortadoğu yine diken üstünde. İsrail ve İran, yine karşılıklı açıklamalarla bölgedeki tansiyonu yükseltiyor. Zaten halihazırda, 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısından sonra iki ülke misillemelerle karşı karşıya geliyor. Tahran, Suriye ve Irak’ta İranlı komutanlara suikastlar düzenlenmesinden ya da İran destekli grupların askeri noktalarının hedef alınmasından İsrail’i sorumlu tutuyor. İsrail ise bölgede kendisine yönelik “vekil güçler” üzerinden yapılan her türlü saldırının kaynağının İran olduğunu söylüyor.

Peki 6 aydır birbirini açıklamalar üzerinden hedef alan iki ülke, bugün silahlarını doğrudan birbirine doğrultur mu? Yani İran İsrail’i ya da İsrail İran’ı füzeleriyle vurur mu? İsrail’e yakın duran ABD basını, istihbarat yetkililerine dayandırarak İran’ın İsrail’i vurmasının “an meselesi” olduğunu yazıyor ama bizler tarafların “henüz o kadar delirmediğini” düşünmek istiyoruz.

6 ayda değişenler

7 Ekim’den sonra

Yazının Devamı

Havana Sendromu...

6 Nisan 2024

Daha önce “Havana Sendromu” diye bir şeyi duymamış olabilirsiniz. “Sendrom” kelimesinden de anlayacağınız üzere, hoş bir şeyden bahsetmiyoruz. Bu bir fizikî rahatsızlık.

Uykusuzluk, işitme ve hafıza kaybı, denge ve konsantrasyon bozuklukları gibi belirtileri var. Bizim yazımıza konu olmasının sebebi Havana Sendromu’nu yoğun olarak yaşayanların 2010’lu yılların ortalarında Küba’da görev yapan Amerikalı diplomat ve istihbaratçılar olması. Havana Sendromu, esasen bir istihbarat operasyonu gibi görünüyor.

Son olarak Rusya kökenli “The Insider”, “Alman Der Spiegel” dergisi ve Amerikan CBS kanalının yaptığı 5 yıllık bir gazetecilik çalışmasının sonuçları, konuyu yeniden gündeme taşıdı.

Bulgular veya iddialar, Rus askeri istihbarat teşkilatının ABD’li yetkilileri hedef almak için radyo frekanslarını bir tür ‘akustik silah’ olarak kullandığı yönünde. Kremlin kendisine yönelik iddiaları elbette reddediyor.

Konu bu kadar gündemdeyken radyo dalgalarının beyinde nasıl bir hasar yaratabildiğini Nörolog Prof.

Yazının Devamı

Dış politika gündemi hızlanacak

30 Mart 2024

Türkiye bir süredir seçim atmosferindeydi. Gündem de haliyle ağırlıklı olarak iç siyasete odaklıydı. Yarın 61 milyon 441 bin 882 seçmen sandığa gidip yerel yöneticileri belirleyecek. 1 Nisan itibariyle – seçimler sorunsuz geçer, özellikle de İstanbul’da geçen seçimde olduğu gibi uzatmalı bir süreç yaşanmazsa - artık iç siyasi gündem biraz olsun rahatlayacak ve dış politika gündemimize yeniden hızlı bir şekilde girecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonrası en dikkatle takip edilecek ziyareti, kuşkusuz Irak’a olacak. Nisan’da yapılması planlanan Bağdat ziyareti, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta Pençe Kilit Operasyonları’nın son ayağı için hayati önemde olacak. Malûm, bir süredir Irak merkezi yönetimiyle PKK’ya karşı ortak operasyon için çabalar sürüyor. Erdoğan’ın ziyareti, olası bir operasyonun takvimlendirmesi açısından belirleyici olabilir.

Türkiye’nin Irak’ta PKK’ya karşı hamleleri sürerken, Avrupa’da Almanya,

Yazının Devamı

İran mesaisi

23 Mart 2024

Geçen haftaki yazımda “Bağdat PKK ‘ya karşı ortak mücadeleye hazır mı?” diye sormuş, yanıt olarak da “Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es-Sudani istekli ama gücü yetmeyebilir” demiştim. Bağdat-Ankara, terör örgütü PKK’ya karşı “ortak harekât merkezi kurmak” için adımlar atıyor ama süreci zehirleyecek grupları da kontrol altında tutmak zorunda.  

Bağdat’ın zorluğu, 2016’da ulusal güvenlik sistemine dahil etmek zorunda kaldığı Haşdi Şabi’nin farklı kollarını İran’a rağmen kendi tarafına çekebilmek. Türkiye’nin zorluğuysa hem Haşdi Şabi’nin hem Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) engellemelerini aşmak, üzerine bir de PKK’nın İran kolu PJAK tehdidini bertaraf etmek. 

Haşdi Şabi karmaşası  

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu hafta CNN Türk’e verdiği röportajda Haşdi Şabi’nin Türkiye-Irak arasındaki çabalara “olumlu” yaklaştığını ifade etti ama “Masada onların da olması önemli, ki hiçbir taraf haberdar değilim demesin”

Yazının Devamı

Bağdat hazır mı?

16 Mart 2024

Türkiye, terör örgütü PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki varlığına karşı Bağdat yönetimine on yıllardır aynı mesajı veriyor: ‘‘Ya siz bitirin ya ortak şekilde bitirelim ya biz bitireceğiz.’’

Mesaj hiç değişmedi ancak Bağdat da “ortak operasyona” hiç yanaşmadı. Türkiye’nin 2019’da Pençe-Kilit operasyonlarına başlama sebebi de buydu. Bağdat’ın operasyonlara yanaşmamasının önündeki engel bazen “PKK Kuzey Irak Bölgesel yönetiminin sınırları içinde varlık gösterdiği için Bağdat-Erbil uyumsuzluğuydu”, bazen de “Kuzey Irak Bölgesel yönetimini elinde tutan Kürt grup KDP’nin (Kürdistan Demokratik Partisi) bir diğer Kürt grup Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile ters düşme endişesiydi”; ancak çoğu zaman da İran yönetiminin Bağdat üzerindeki nüfûzuydu.

Peki yıllarca ortak operasyona yanaşmayan Bağdat, bugün ne oldu da Türkiye ile iş birliği için masaya oturuyor? 19 Aralık’ta Irak Dışişleri, neden savunma ve

Yazının Devamı

Trump geri dönüyor

9 Mart 2024

ABD’de “Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti’nin başkan adaylarını belirleyecek delegelerin netleşmesi” anlamına geldiği için hayati önemde olan “Süper Salı” geride kaldı. Çıkan sonuçlar da ortaya koydu ki, eski ABD Başkanı Donald Trump geri dönüyor. Bu aşamada herkesin aklında iki soru var:

1- Trump seçimi kazanabilecek mi?

2- Seçimi kazanırsa dünyayı ne bekliyor?

ABD’deki kamuoyu yoklamalarına bakılırsa, Joe Biden’a rakip olan eski Başkanı Trump, 2020’nin rövanşını alabilecek gibi görünüyor. İkinci sorunun cevabına gelince, orası biraz karışık. Bugün küresel siyasette pek çok gelişmenin akıbeti, ABD’deki yeni yönetime endekslenmiş durumda. Örneğin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna ile savaşında bir sonraki hamlesinin hesabını kuvvetle muhtemel Trump’ın Beyaz Saray’a dönüş ihtimaline göre yapıyor. Siyasi ömrünü uzatabildiği kadar uzatma çabasında olan İsrail Başbakanı Benyamin Nethanyahu da benzer beklentiler içinde. Ancak Trump’ın

Yazının Devamı