Mikro yeşillikler sağlıklı mı?

10 Eylül 2023

Evinizde bir kaba istediğiniz sebze, tahıl veya baklagilin tohumunu atın ve sulayın; 10 gün sonra mikro yeşillikleri filiz evresinde sofranıza koyabilirsiniz. Şehirde yeni akım bu!

Büyükşehirlerde yaşarken sağlıklı beslenebilmek giderek zorlaşıyor. Çünkü gıdalar uzun yolculuklara çıkarıldıktan sonra sofraya geliyor. Bu yolculuk ise; üretim süreçleri ve depolamada gıdaya eklenen/uygulanan kimyasallar, sağlık açısından ciddi riskler barındırıyor. Bu riski azaltmak isteyen şehirlilerin bir bölümü, artık kendi gıdasını evlerinde üretmeye başladı. Pandemiyle hız kazanan bu süreçte yeni akım mikro yeşillikler…

Sebze, tahıl, baklagil gibi bitki tohumlarının topraklı ya da topraksız saksılara ekildikten sonra sadece sulanmasıyla üretilen mikro yeşillikler, yaklaşık 10 gün içinde yenilebilir büyüklüğe (filiz evresi) erişiyor. Evlerde herhangi bir kaba tohum saçarak mikro yeşillik kolaylıkla yetiştirilebiliyor. Ya da hazır set halinde mikro yeşillik satan firmalardan kit satın alınabiliyor. Bu yolla rokadan kerevize, horozibiğinden yeşil daikon turbuna,

Yazının Devamı

Plastikten kaçarken kâğıda tutulduk

3 Eylül 2023

Araştırmalar zararlı kimyasalların kağıt bazlı gıda ambalajlarından insan tüketimine yönelik gıdalara sızabileceğini gösteriyor. Tek kullanımlık ambalajlarda kullanılan PFAS grubu kimyasallar, kalıcı olmalarından ötürü hastalık riskini artırıyor.

Ekolojik diye plastik pipetlere alternatif olarak gösterilen kâğıt pipetlerde zehirli kimyasal; PFAS’ın saptanması, tek kullanımlık plastiklerdeki tehlikeleri tekrar gündeme getirdi. Araştırmalar, özellikle sıcak içeceklerin tüketildiği kâğıt bardaklar ile yiyeceklerin sarıldığı ambalajların, ciddi sağlık riski barındırdığını ortaya koyuyor.

Mesela Hindistan Teknoloji Enstitüsü’nden iki bilim insanının kâğıt bardaklardaki mikroplastik yükünü araştırdığı çalışma çok çarpıcı. Kâğıt bardağa 100 mililitrelik sıcak içecek koyan bilim insanları, 15 dakika sonra içecekte 25 bin mikroplastik partikül saptamış. Çalışmada, sıcak suya maruz kalan kâğıt bardakların içindeki plastik filmlerin, sıcağın etkisiyle çözündüğü ve suya florür,

Yazının Devamı

Doğu Karadeniz’de “vampir kelebek” kabusu

27 Ağustos 2023

Bir çekirge türü ama yöredekiler, ona verdiği zarardan ötürü “vampir kelebek” adını takmış. Çiçeklerden meyve sebzeye ve en önemlisi çaya zarar veriyor. Fasulyeden kabağa, kividen çaya her üründe dalları ve yaprakları sarmış durumda

Küresel iklim krizinin olumsuz sonuçlarını günbegün yaşıyoruz. Bir yanda yaşamı zorlaştıran sıcak hava dalgaları, kuraklığa bağlı tarımsal verim kaybı, susuzluk riski ve orman yangınları... Diğer yanda, iklimle birlikte değişen ekosistemin yol açtığı yeni tehditler.

Doğu Karadeniz, bugünlerde bu tehditlerden biriyle karşı karşıya bulunuyor. Adı “Ricania simulans.” Bölgede “vampir kelebek” olarak anılıyor. Aslında bir çekirge türü. Gelişme çağındaki bitkilerin öz suyuyla beslendiği için, bitkileri kurutup tarım ürünlerinde büyük hasara yol açıyor. Yaklaşık 20 yıl önce Gürcistan’dan Doğa Karadeniz’e giriş yapmış. O tarihten bu yana da dönem dönem bölgede baskın bir istilacı olarak boy gösteriyor. Bu

Yazının Devamı

Ne kadar renkli o kadar riskli

20 Ağustos 2023

Dondurma tezgahları rengarenk. Ama bu renkler, eğer doğal değilse, ciddi tehlikeler barındırıyor. Mesela son dönemde tüketimi hızla artan mavi dondurmaya dikkat

Dondurmaları daha çekici ve albenili kılmak için kullanılan yapay renklendiriciler, çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye neden oluyor. Ama buna karşın, meyveli dondurmalarda renklendirici kullanımına yönelik herhangi bir yasal engel yok. 

Sentetik gıda boyası

Bunaltan yaz sıcaklarında serinlemek için tükettiğimiz dondurmaların bazı çeşitleri hiç de masum değil. Özellikle de göz alıcı renklere sahip olanlar. Mesela son dönemde tüketimi hızla artan mavi dondurma.. ‘Şirinler’ ya da ‘İtalyan karameli’ etiketiyle satılan bu dondurma çeşidi, genellikle çocukların öncelikli tercihi oluyor. Maalesef en tehlikelisi de bu çeşit. Çünkü rengi çoğunlukla sentetik gıda boyasından geliyor. Eğer yapımında, E-133 kodlu ‘Brillant blue’(1) kullanıldıysa, bunu çocuğuna yediren ebeveyn, çocuğuna bir miktar; dikkat eksikliği veya hiperaktivite

Yazının Devamı

Havuz keyfiniz kaçabilir

13 Ağustos 2023

Yazın çoluk çocuk hemen herkes serinlemek için havuzların yolunu tutuyor. Bu yüzden havuzların viral ve bakteriyel hastalıklara karşı dezenfekte edilmesi şart. Ancak anlaşılan bu dezenfeksiyon işlemi de çok masum değil

Yazın serinlemek için deniz yerine havuzu tercih etmek, sağlıksız bir seçenek mi? Havuzların dezenfekte edilmesi için kullanılan kimyasallara odaklanan çalışmalar, özellikle klor kökenli dezenfektanların çeşitli hastalıklara neden olabileceğini gösteriyor. Bazı havuzlarda buram buram burnumuza çalınan klor kokusu, meğer dezenfektanların tehlikeli reaksiyona girdiğinin işaretiymiş!

“En temiz havuz bile denizden daha kirlidir…” Bu sözü birçoğumuz çevremizden duymuşuzdur. Oldukça yaygın bir inanıştır. Havuzların berrak görüntüsüne karşın pek de temiz olmadığını savlayan bu ifade, aslında hiç de temelsiz değil. Hele ki yapılan araştırmalar, olimpik bir havuzda ortalama 50 litre idrar ile 200 litre ter bulunduğunu gösteriyorsa!

İnsan vücut artıkları olarak nitelendirilen ter ve üre bileşenleri,

Yazının Devamı

Antibiyotik etkisi piştikçe artıyor

30 Temmuz 2023

Geçen hafta kötü bir haber aldık. Meğer yumurtamızda antibiyotik varmış. Bir kötü haber de ben vereyim: Yumurtadaki antibiyotik oranı pişirdiğimizde daha da artıyormuş

Türkiye’de yapılan bir çalışma, 13 adet pişmemiş yumurtada saptanan antibiyotik çeşidi nitrofuranın, yumurtalar haşlandıktan sonra 3 kat daha fazla yoğunluğa ulaştığını ortaya koyuyor. Yani eğer yumurtada antibiyotik varsa pişirdikçe daha çok antibiyotik tüketmiş oluyoruz. 

Nitrofuran, son antibiyotik skandalının da başrolündeydi. Tayvan’a Türkiye’den ihraç edilen yumurtalarda nitrofuran saptandığını öğrendik. Oysaki nitrofuran başta olmak üzere tüm antibiyotiklerin hayvan beslenmesinde kullanımı 17 yıl önce yasaklandı. Yasaktan önce antibiyotikler, kanatlı endüstrisinde büyüme faktörü, hastalıklardan korunma ve tedavi amacıyla kullanılıyordu. Ancak, hayvanlardaki bakterilerin zamanla antibiyotiklere direnç geliştirdiği ve bu direncin hayvansal ürünleri tüketen insanlara da sirayet ettiği anlaşılınca, hayvancılık endüstrisinde antibiyotik

Yazının Devamı

Eriyen buzullar ve virüs yükü

23 Temmuz 2023

Bir sonraki pandemi buzulların erimesi yüzünden yaşanır mı? Bilimsel araştırmalar, böyle bir salgının olabileceğini gösteriyor. Bilim insanları Türkiye özelinde bir salgın tehdidi yok diyor

İklim değişiyor, sıcak hava dalgaları artıyor, buzullar eriyor. Şimdi akıllardaki soru şu: Eriyen buzullarda saklı kalan virüs ve bakteriler aktif hâe gelerek herhangi bir salgın hastalığa neden olur mu? Bilimsel araştırmalar bunun mümkün olduğuna işaret ediyor. Zira bilim insanları, geçen yıl yaklaşık 15 bin yıllık iki buz kütlesinde 28 yeni virüs keşfetmişti. Buzul erimesinin gerçekleştiği toprak ve göl yüzeylerinde de viral yayılma olasılığı, diğer alanlara oranla çok daha yüksek bulundu. Araştırmacılara göre, eski virüs ve bakterilerin uyanma riski var. Tabii bu risk, buzulların en hızlı eridiği coğrafyalardan birinde yaşadığımızı düşünürsek bizim için de geçerli. Türkiye sadece son 40 yılda buzul alanlarının yüzde 35’ini kaybetti. Erinç Buzulu’nda yapılan ölçümler, buzulun yarısının bu süreçte

Yazının Devamı

İklim senaryoları iç açıcı değil

16 Temmuz 2023

Atmosferdeki karbon salınımında en yüksek paya sahip olmasak da, payımıza daha fazla sıcak hava dalgası, daha şiddetli seller, kuraklık, orman yangınları ve tropik kasırgalar düşecek. Geleceğe dönük iklim senaryoları hiç de iç açıcı değil.

Önce sel, ardından aşırı sıcak hava dalgası. Küresel iklim krizinde öngörülen sonuçları birbiri ardına yaşıyoruz. Bulunduğumuz coğrafya maalesef küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri.

En kötümser senaryoya göre; atmosferdeki karbon emisyonu artmaya devam ederse, 2100’lü yıllarda bugünkünden 5-6 derece daha sıcak bir dünyada yaşamak zorunda kalacağız. Türkiye için birinci dönemde (2013-2040) özellikle ilkbahar ve yaz sıcaklıklarında, 3 dereceye ulaşan bir sıcaklık artışı öngörülüyor.

Baharlar yaza dönecek

İkinci dönemde (2041-2070), kış sıcaklıklarında 2-3 derece, yaz sıcaklıklarında ise 5 dereceye ulaşan artış tahmin ediliyor. Son dönemde (2071-2099) ise, küresel ortalama sıcaklık artışları, artık Akdeniz ve Güneydoğu’da

Yazının Devamı