Dünyan Kaç Bucak?

16 Ağustos 2018

Memlekette döviz almış başını yürümüş, geçim sıkıntısının, diplomatik savaşların, doğa katliamlarının ve insan, hayvan zulmunün tam ortasındayken, dünya etrafımızda başdöndürücü bir hızla dönerken, “Yoga da neyin nesi?” diyebilirisiniz.

Sarsıcı zamanlardan geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz dönemlerde, bireyin iç huzuru, etrafındakilerle etkileşimi darbe almış olabilir. Olan bitene kendimizi kaptırmış, ümitsizliğe kapılmış olabiliriz.

Önce durum tespitinden başlayalım:

Sürekli sosyal medyada gündemi veya gündemle alâkasız hesapları mı takip ediyorum?
Konsantre olmakta zorlanıyor muyum?
Nefes alamadığım hissine sıkça kapılıyor muyum?

Yazının Devamı

Yogacılar, Öz Yogacılar ve Daha da Öz Yogacılar

11 Haziran 2018

Yoga yolunda biraz ilerlediyseniz, kendinizi kaçınılmaz olarak bu tartışmanın içinde bulacaksınız : «Gerçek Yoga» nedir ?

Bu sorunun kaynağında elbette Yogacılar arasındaki karmaşa var. Batı dünyasında, Yoga öğretisinin verildiği yerler artık ticarethanelere dönüşmüş durumda. Zamana yayılması gereken bu öğreti, ne yazık ki ilk kaygıları ticarî olarak hayatta kalmak olan kişiler tarafından veriliyor. Yani en baştan, Yoga feslefesi ile ters düşebilecek bir zeminde bu kadim bilgi birileri tarafından “paylaşılmaya” çalışılıyor.

Elbette, bu merkezler de tüketim toplumuna uygun bir Yoga oluşturmak zorundalar. Aksi taktirde herhangi bir ticarethane gibi, kısa sürede iflas ederler. Tüketicinin ihtiyaçlarına cevap veren dersler oluşturulmak zorunda kalınıyor. Bu sebeple de Yoga’nın feslefesine biraz hakim olanlarla diğerleri arasında, «öz yogacılar» ve «fasülyeden yogacılar» tartışması çıkmış durumda. Biri diğerini yüzeysellikle küçümserken, diğeri ötekini modern hayata ayak uyduramamakla suçluyor.

Yoganın muhteşem dönüşüm gücünü düşündüğünüzde, bu konulara teyet geçilmesi gerçekten de çok yazık. Camia dedikodusundan öteye gitmeyen bu tartışma masaya yatırılmıyor hiç. Oysa

Yazının Devamı

Rişikeş ve Uluslararası Yoga Festivali

24 Nisan 2018

BÖLÜM 2 : Uluslararası Yoga Festivali

Hindistan’ın Rişikeş şehri 2004’te hayatıma girdi. Sonrasında 2016 yılında bir daha gitme şansım oldu. O sene, üç hafta gibi uzun bir süre bir Aşram’da (1) kaldım. Otuz yıl öncesinde sadece elli kadar oturanı olan şehir, artık Yoga’nın dünyaca ünlü merkezi olmuştu bile.

2016’dan beri her sene, Mart ayının ilk haftasında düzenlenen Uluslararası Rişikeş Yoga Festivali’ne katılıyorum. Dünyanın her yerinden Yoga eğitmenleri ve öğrencileri Rişikeş’e akın edip, yoğun bir Yoga haftası geçirme şansına sahip oluyorlar.

O tarihlerde, şehrin birçok yerinde birden fazla Yoga organizasyonu mevcut ama en bilineni şüphesiz Partmarth Niketan Aşram’ın düzenlediği festival. Bir hafta süresince, sabah 4’ten akşam 10’a kadar dilediğiniz etkinliğe katılıp, ilginizi çeken uygulamaları deneyimleme fırsatınız oluyor.

Karşılığında ciddi paraların verildiği her hizmette olduğu gibi, Uluslararası Yoga Festivali de tüketim toplumuna cevap verir bir şekle bürünmüş durumda. Harika bir çeşitliliğin yanında, ve dünyaca ünlü Yoga’nın « rock yıldızlarını » görme ve tanışma imtiyazı haricinde, Uluslararası Yoga Festivali bir süredir Yoga yolunu uzun süredir takip

Yazının Devamı

Rişikeş ve Uluslararası Yoga Festivali

17 Nisan 2018

BÖLÜM 1 : Rişikeş, 30 sene önce ve şimdi

Her yıl Mart ayının ilk haftasında, Hindistan’ın Rişikeş şehrinde Uluslararası Yoga Festivali düzenlenir. Rişikeş, Himalaya dağlarının eteklerinde olan küçücük bir şehir. Bugünlerde tüm dünyada Yoga’nın Mekke’si kabul ediliyor.

Oysa bundan 30 yıl önce, Rişikeş çok farklı bir yerdi. O zamanlarda buraya spiritüel yolculuğu için gelmiş ilk yabancılardan dinlediğim kadarıyla, Rişikeş’te toplam 50 kişi ya varmış ya yokmuş. Guru arayışındaki ilk yabancıların kalacakları yerler falan yokmuş. Çoğu, şehrin ortasından geçen kutsal Ganj nehrinin kıyılarında kendilerine kuytu bir döşek yaratmak zorunda kalmışlar. Katıldığım bir sohbette, Rişikeş’e gelen ilk yabancılardan biri olan adanmış bir kadın şöyle demişti : «Rişikeş’te ilk sıcak duş alan kişi muhtmelen benim !». O zamanlarda sıcak su olmadığından, buz gibi ve canlandırıcı Ganj suyu ile yıkanmak varken, sıcak su ile banyo yapmak çok anlamsız görünmüş olmalı yerel halk için.

Sevgili Hocam Adnan Çabuk ile Rişikeş’e ilk defa geldiğim 2004 yılında tek tük Aşram’lar (1) belirmeye başlamıştı. Az sayıda yabancı vardı yine ama şehirde bir hareketlilik sezinlemeye başlıyordu insan. İlk gelişimde

Yazının Devamı

Aşram'lar, Yoga'nın Dergahları

21 Mart 2018

Bir konuşmasında Prem Baba (*) « Yoga, gayret yoldur » demişti.

Yoga’nın ister istemez şekillendirdiği hayatlardan bahsediyordu. Erken yatmak, erken kalkmak, düzenli pratiği aksatmamak, günlük eylemlerde Yoga halinde kalabilmek, vs. Bir başka ifadeyle, Yoga yolundaki sürekli çaba halini işaret ediyordu.

Kargaşalı ve gürültülü metropol hayatlarında öz disiplini bulmak hiç de kolay değil. İş hayatı başlı başına bizi Yoga yolundan çıkaran bir uğraş. Doğadan uzaklaşmamızı, insanların birbirlerine ve canlılara karşı acımasızlığını, sağlıksız yemekleri, hava ve ses kirliliğinden hiç bahsetmiyorum bile.

Aşram’lar, yani Yoga’nın dergâhları, tinsel yolculuğunuzda sizi destekleyen ortamlar sunar. Aşram’larda bireyin kendini dinlemesi daha kolaydır zira her şey düzenli ve sürprizsizdir. Sabahları gün doğmadan çan sesi ile kalkılır. Genellikle 05:00’te... Meditasyon dersinden sonra Yoga dersine katılınır, sonra birlikte kahvaltıya oturulur. Günün ortasına kadar geçen boş zamandan sonra yine çan sesi öğle yemeğini duyurur. Sonrasında meditasyon, Yoga ve felsefe dersleri olur ardı ardına. Son dersten hemen sonra ise erken bir akşam yemeği yenir ve gün genelde 21:30 – 22:00 gibi biter.

Yazının Devamı

Hindistan'a İlk Defa Gitmek

15 Şubat 2018

Önümüzdeki hafta Hindistan yolcusuyum.

Her sene yaptığım gibi, yılın bu ayında rotam yine Rişikeş şehri. Himalayaların eteklerinde küçücük bir şehir. Her yıl Mart ayının başında Uluslararası Yoga Festivali’ne ev sahipliği yapıyor.

Bu yıl şeytanın bacağını kırıp, az sayıda yoga öğrencimi ve birkaç dostumu götürmeye cesaret edebildim. Aralarında bazıları ilk defa Hindistan’a gidiyor. Onlardan daha çok, ben heyecanlıyım : Acaba benim gibi bu ülkeye aşık olacaklar mı? Acaba sevecekler mi her şeyini? Acaba hasta olacaklar mı? Acaba, acaba, acaba…

Çünkü Hindistan’a ilk defa gitmek, rus ruleti oynamaya benzer. Ya âşık olursunuz, ya da nefret edersiniz.

Arası yok.

Birlikte seyahat edeceklerimi hazırlamaya çalışıyorum orada tanık olabileceklerine, ama sanırım sözler, anlatılar, imgelemeler, hiçbiri Hindistan’ın ne kadar değişik, ne kadar farklı bir ülke olduğunu ifade etmeye yetmiyor.

« Şöyle pis bir yer» deseniz, öyle bir pislik şu yaşınıza kadar görmemişsinizdir.

«

Yazının Devamı

İki Yüz Saatte Yoga Eğitmeni Olma(ma)k

24 Ocak 2018

Yoga camiasında olanlar bilirler, küresel yoga topluluğunu temsil etme iddiasında olan, adlarıyla bir eğitmenlik Yoga sertifikasyon sistemi oluşturmuş ve kendilerinin kâr amacı gütmeyen birer oluşum olduğunu söyleyen uluslararası birkaç dernek var. Bu derneklerden sertifikanızı aldığınızda –buna «Yoga Sertifikasyonu» veya « YS » diyelim- Yoga eğitmeni olmuş addediliyorsunuz ve dünyanın birçok yerinde eğitmenlik yapmaya başlayabiliyorsunuz.

Yoga merkezlerindeki eğitmenlerin neredeyse tamamı YS onaylı eğitmenlik sertifikasına sahiptir. YS onaylı Yoga eğitmenlik sertifikalarının çoğu, 200 saatlik bir programı takip etmek suretiyle alınabiliyor. Türkiye’de bu eğitimi verenler, düşünebileceğinizin aksine, yabancı değil. Türkiye’de daha önce YS sertifikası almış herhangi bir eğitmen, YS sisteminde 200 saat ders verdiği öğrencilerine YS onaylı sertifika verebilmektedir. Bu kursların bedeli de, birkaç bin TL gibi oldukça yüksel bir rakam.

Şimdi şöyle düşünün. 200 saatini, yani 8 tam gününü yoga eğitimine vermiş olan bir kişiye siz, en değerli hazineniz olan sağlığınızı emanet ediyorsunuz. Örnekleme yapmak gerekirse, 8 gün muhasebe eğitimi almış birisine holdinginizin hesaplarını

Yazının Devamı