Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

■ “İsrail sınır polisi, 16 Ocak 2007’de, 10 yaşındaki kızımı okulu önünde vurdu, öldürdü. Abir 10 yaşındaydı. Savaşan bir asker ya da direnişçi değildi. Bu çatışmaya dair hiçbir şey bilmiyordu. O zaman ‘Benim evladım ölen son çocuk olsun’ dediğimi hatırlıyorum.” (B.Aramin) 

■ “4 Eylül 1997’de, Kudüs’te iki canlı bomba saldırısında ölen 5 kişiden biri de benim 14 yaşımdaki kızım Smadar’dı. Biz İsrailliler hep karşı tarafın kayıplarını biliyorduk, sevdiklerimizin zarar göreceğini düşünmüyorduk. Bir gün benim de onlardan biri olacağım aklıma gelmezdi.” (Rami Elhanan) 

Haberin Devamı

‘Ya toprağı ya mezarı paylaşacağız’

Filistinli baba Bassam Aramin (55) ve İsrailli baba Rami Elhanan’ı (73) buluşturan, yaşadıkları ortak acı ama onları çocuklarını kaybetmiş binlerce babadan ayıran, o acıya rağmen “konuşabilmeleri.” 

25 yıldır arkadaş olan ve barış için ortak mücadele veren Aramin ve Elhanan ile, hafta başında konuştuğumda henüz geçici ateşkes haberi gelmemiş ve rehine takasları yapılmamıştı. Ama zaten iki isim de bu “geçici çözümlerle” ilgilenmiyordu. Çünkü çatışan iki tarafın hâlâ birbirine saygı duymadığını ve sorunu böyle çözemeyeceklerini görüyor. İki isim bu yüzden yıllardır “Barış Savaşçıları” isimli sivil toplum örgütünde, iki halkın “konuşabilmesi” için mücadele veriyor. 

Hapishanedeki film 

Bassam Aramin, pek çok Filistinli gibi genç yaşta İsrail hapishanesiyle tanışmış. Karşı tarafla ilk kez, 17 yaşında girdiği ve yıllarını geçirdiği hapishanede izlediği “Holocost” filmiyle empati kurmuş; “O filmi izledikten sonra serbest kalınca master tezimi Holocost üzerine yaptım. Çünkü düşmanı tanımak istedim” diyor. Aramin, Oslo Anlaşmaları ile özgürlüğüne kavuştuktan sonra evlendi ve 6 çocuğu oldu. 2007’de kızını kaybetti. “Benim hayata dair beklentim sadece geride kalan 5 çocuğumu sabah okula göndermek ve onların akşam eve güvenli şekilde geleceklerini bilmek” diyen Aramin, “Sadece İsraillileri değil, dünyadaki bütün Yahudileri öldürsen de kızın geri gelmeyecek. Dolayısıyla daha fazla köprü kurmak mı, daha fazla mezar açmak mı?” sorusuyla yola çıktı, “düşmanlar da kardeş olabilir” fikrini yaymak için “Barış Savaşçıları” adlı sivil toplum örgütünü kurdu. 

Haberin Devamı

‘Ya toprağı ya mezarı paylaşacağız’

Utanç ve itiraf 

Elhanan ise hayatını değiştiren şeyin, kızını kaybettikten sonra “Ebeveyn Çemberi” isimli sivil toplum örgütünün (İsrail ordusu için savaşmayı reddeden eski askerler ve Filistinli ailelerin oluşturduğu STK) toplantısı olduğunu anlatıyor. Elhanan, “Otobüsten inen Filistinli bir kadın, tıpkı benim eşim gibi, 6 yaşındaki çocuğunun resmini boynunda taşıyordu. İlk defa o gün Filistinlilerin de insan olduğunu düşündüm ve bu duygudan utandım” diyor. Elhanan o gün “karşı tarafla konuşmak” gerektiğine inandı, o da hayatını “Konuşmadan bu kan durmayacak” mesajını paylaşmaya adadı. İki isim tanıştıktan iki yıl sonra, Aramin’in kızı Abir’in acısını birlikte sırtladı. Elhanan, “Bassam ile iki gün kızı için hastanede bekledik. Ama maalesef kurtulamadı. O an ben ikinci kez kızımı kaybetmiş gibi hissettim” dedi. 

7 Ekim saldırısı ve çözüm 

Dost oldukları 25 yıl içinde pek çok saldırı yaşandı, ölümler oldu ama hiçbiri, Aramin ile Elhanan’ı hedeflerinden döndürmedi. 7 Ekim saldırısı da döndürmeyecek. İki isim çözümün “kaç devletli” olacağıyla, ya da modelin “federasyon ve ya konfederasyon” olup olmayacağıyla ilgilenmiyor. 

Haberin Devamı

Filistinli Aramin, “3 bin yıl da devam etse İsrail işgalini kabul etmiyoruz. İşgal devam ettikçe biz çocuklarımızı kaybetmeye devam edeceğiz, İsrail de hiçbir zaman güvenliğini sağlayamayacak” diyor. Elhanan ise, “İsrailliler Filistinlileri bir çöle atamaz, Filistinliler de İsraillileri denize dökemez. Ya bu toprağı birlikte paylaşacağız ya da mezarlıkları paylaşacağız. Şu gerçek ki, Filistinlilerin özgürlüğü İsrail’in güvenliği olmadan, İsrail’in güvenliği ise Filistin’in özgürlüğü olmadan olmayacak” ifadelerini kullanıyor. İki isim kısa vade için “iyimser” olmasa da, konuşa konuşa, halklara anlata anlata bir gün İsrail ve Filistin’in barışa ulaşacağına inanıyor.