Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Bir küresel düzen düşünün ki, yüzbinlerce insanın günlerdir bombaların hedefi altında aç, susuz hayatta kalma mücadelesi verdiği bir alana 20 adet insani yardım tırının sokulmasını izin verilmiyor. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri yardım tırlarının geçebilmesi için sınır kapısına gidiyor, adeta yalvarıyor ama kapı onun da suratına kapatılıyor. İnsanlar ölürken dünya çaresizce seyrediyor, hiçbir çözüm formülü hayata geçirilemiyor.

Burada size görev ve sorumluluğu savaşları önlemek olan Birleşmiş Milletler’in nasıl çaresiz kaldığını ve işe yaramaz bir kurum haline geldiğini tekrarlayacak değilim. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bölgeye ancak 14 gün sonra gelmesinin takdirini de size bırakıyorum. Ancak şu açık ki, Guterres’in içine düştüğü -ya da kendisini düşürdüğü- bu durum, bu işlevsizliğin en son, en acıklı göstergesiydi. Guterres Mısır’dan Gazze’ye açılan Refah Sınır Kapısı önünde yaptığı açıklamada ‘artık insani bir ateşkes oluşmasını beklemek için vakit kaybetmek’ istemediklerini söylüyordu ama ABD Başkanı’nın mutabakat açıklamasına rağmen bu adım atılamıyordu. Refah Sınır Kapısı’ndan kamyonların geçişine ancak cumartesi sabahı izin verildi; ancak o dakikalarda bile Gazze içine İsrail bombardımanı sürüyordu.

Haberin Devamı

Guterres’in suratına kapanan kapı

ABD Başkanı’nın dezenformasyonu

İsrail ve Mısır arasında ABD öncülüğünde devam eden müzakerelerde tarafların taleplerini ve müzakerelerin tıkanan noktalarını geçen hafta bu köşede yazmıştım, bu yüzden detaya girmeyeceğim. Ancak hafta içinde ziyaretiyle bölgede büyük hayal kırıklığı yaratan ABD Başkanı Joe Biden’in bir de dönüş yolunda sarfettiği cümleler, İsrail’e verdiği koşulsuz desteğin bir başka yansımasıydı. O sözler şuydu: ‘Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Es-Sisi 20 tırın Gazze’ye ulaşması için Refah Sınır Kapısı’nı açmayı kabul etti’. Oysa -geçen haftaki yazıda belirttiğimiz gibi yardımların Refah’tan Gazze’ye sokulmasına karşı çıkan ve kapıyı kapatan İsrail’di. Mısır ‘kendisine doğru akacak bir göç akınını önlemek’ için müzakere yürütüyordu. Kahire başından beri de ‘milyonlar bana gelmesin, ben içeriye insani yardım göndereyim’ pozisyonunu terk etmedi. Ama tüm bunlara rağmen ABD Başkanı izin vermeyen tarafı Mısır olarak dünyaya lanse ediyordu. Ta ki, Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ‘yardımların girişine izin vermeyen tarafın İsrail olduğunu’ açıklayana kadar. Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Es-Sisi de cumartesi sabahı anlaşmanın ‘BM koordinasyonuyla yapılması ve sürdürülebilir olması konusunda ABD Başkanı ile anlaştığını’ dünyaya ilan etti.

Haberin Devamı

Guterres’in suratına kapanan kapı

Mısır ve Ürdün’ün ABD’ye karşı direnişi

ABD’nin bu süreçte Mısır’ın üzerinde muazzam bir baskı kurduğunu söylemek zorundayız. Bu baskının sebebi kapıyı Gazze’den çıkmak isteyeceklere açması içindi. Ancak ‘insani görünen’ bu anormal baskının ardında başka bir niyet ya da hedef olduğu anlaşılıyor. Bunu Mısır ve Ürdün liderlerinin sözlerinden anlıyoruz. Önce iddiayı ortaya koyalım. Bir süredir herkesin çokça konuştuğu senaryo şu: ‘Gazze’deki Filistinliler Mısır’a, Batı Şeria’dakiler ise Ürdün’e gönderilecek, boşalan topraklara da Yahudiler gelecek. Yani bölge ‘Filistinsizleştirilecek’. Bu fikir belli ki kapalı kapılar ardında da konuşuluyor ki, Ürdün Kralı 2. Abdullah şu ifadeleri kullanabiliyor: ‘Ne Ürdün ne Mısır Filistinli mültecileri kabul edecek. Bu kırmızı çizgidir. Bazı olağan şüpheliler sahada yeni durumlar yaratmak istiyor. Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesi savaş suçudur’. Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Es-Sisi, ‘Amaç, Filistinlilerin başka yerlere yerleştirilmesiyse, o zaman İsrail’de bunun gerçekleşebileceği çöller var.’ Ne Mısır’ın ne de Ürdün’ün ekonomisi gelecek mültecileri kaldıracak durumda. Hele ki Ürdün zaten küçük bir Filistin gibi. 10,3 milyonluk ülkede 2,1 milyon Filistinli yaşıyor. Bu savaşın ilerleyen günlerinde Filistinlilerin, Mısır ve Ürdün’ün neye zorlanacağını yakından takip etmek gerekecek.