KADINLARA BİR İYİ BİR KÖTÜ HABERİM VAR

20 Ekim 2019

Müjdemi isterim! Dumanı tüten araştırma sonuçlarına göre; çay, kahve ve çikolata, beynin ‘can dostu’ ilan edildi. Ne yiyip, içeceğimizi şaşırmış olduğumuz şu günlerde, fevkalade damak tadımıza uygun bir sağlıklı yaşam tavsiyesi çıktı, yeni araştırma sonuçlarından... Başta kahve, ona ilavaten çay ve siyah çikolata tüketmek, beyni esnek ve sağlıklı hale getiriyormuş. Bir gün ‘yasaklı’ olan gıda ürünlerinin kısa bir süre sonra ‘baş tacı’ edilmesine alıştık artık. Boşuna yoksunluk çektiğimiz onca zaman, ‘zararlı’ dedikleri lezzetlerden mahrum olduğumuza mı yanalım, sonra ‘aslında faydalı’ diye yanlıştan dönüldüğünde, vücudumuzu faydalardan zorla eksik bıraktığımıza mı yanalım! Akıl alır gibi
değil halimiz!

Çok sevdiğimiz bir şeyi önce hayatımızdan çıkarmaya çalışarak heba oluyoruz, sonra da aslında onu tüketmemiz gerektiğini ve mahrum bırakarak, sağlığımıza daha zarar verdiğimizi öğreniyoruz, üstelik bu durumu çok sık ve tekrar tekrar yaşıyoruz. O

Yazının Devamı

Nezaket dönemi

17 Ekim 2019

Şu aralar sadece siyah-beyaz Yeşilçam filmlerinde karşımıza çıkan bir nezaket devrinden bahsediyorum. Hani insanların utanmayı bildiği, sizli-bizli mesafenin insanlar arasında gezindiği, mahçup gülüşlerin, kızaran yanaklarla süslendiği, bugüne uzak çok uzak bir dönem... Kabalık ve açık sözlülüğün, dürüstlükle patavatsızlığın, rahatlıkla amiyaneliğin henüz birbirine karışmadığı zamanlar; sanırım en son annemlerin gençlik döneminde yani 60’larda, hadi bilemediniz hayal meyal çocukluk anılarımın geçtiği 70’lerde izine rastlandı. “Bir bahar akşamı rastladım size, sevinçli bir telaş içindeydiniz, derinden bakınca gözlerinize, neden başınızı öne eğdiniz?” dizelerinde kaldılar. Bugün zarafetten ne kadar uzak kaldığımızı görmek için kanıta ihtiyaç yok belki ama, İ.B.B Kültür A.Ş’nin ‘İstanbul’un 100 Adeti’ kitabında, eski İstanbul’da nelerin ayıp sayıldığını okuyunca, sizinle de paylaşmadan edemedim:
- Sokakta elleri arkada bağlı yürümek,
-

Yazının Devamı

Yılın filmi: 'Joker'

13 Ekim 2019

En hoşlanmadığım şey, tüm alternatifleri görmeden hemen karar vermek ve şampiyonu ilan etmektir. Nihayetinde herhangi bir şey çok iyi diye ‘daha iyisi bulunmaz’ demek değildir bu... Ama istisnaların kaideyi bozduğu bir durum bu... Aşk gibi bir şey yani... Gördüğün an kalbini çarptıran, ondan daha harikasının olamayacağını hissettiğin an... Evet, garip gelebilir ama ‘Joker’i izlediğim an bir daha aklımdan çıkmayacağını hissettim. Günlerdir zihnimde yeniden oynatıyorum, üzerine düşünüyorum ve Joaquin Phoenix’in, Joker olarak zihnime kazıdığı o insanüstü performansın etkisinden kurtulmak istemiyorum!

Her yıl filmseverlerle paylaştığım küçük tahmin oyunum, ‘Oscar’a inanma, Oscar’sız kalma’nın ilk adayları böylece belirmeye başladı. ‘Joker’ filminin; ‘En İyi Erkek Oyuncu’, ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Senaryo’ dalındaki Oscar’lıklarına kesin gözüyle bakabilirsiniz. Hatta, ‘Tüm Zamanların En İyi Erkek Oyuncusu’ diye bir

Yazının Devamı

Kadınlar, kadınlarımız...

10 Ekim 2019

Yeni bir tiyatro oyununun provalarına başladım bu hafta. Daha öğrenciliğimin başında Kent Oyuncuları ile profesyonel sahneye çıkmış olma şansıyla, 40’lı yaşlarımı bitirmeden tiyatroda 30 yılı geride bırakmanın keyfine ulaştım bu sene. Kendime bir armağan olarak, bu sezon tek kişilik yeni bir oyunla seyirciyle buluşmaya hazırlanıyorum. Elbette altıncı yılına giren, Erdal Özyağcılar ve Gözde Çetiner’le komedi oyunumuz ‘Hoşgeldin Boyacı’ da devam ediyor. Bu oyunla, ülkemizi soldan sağa, yukardan aşağıya defalarca gezdikten sonra, bu ay Avrupa’ya da turnelerimiz başlıyor.
Profesyonel sahneye, hocam Yıldız Kenter’le başrolü paylaşarak ilk adım attığım oyun ‘Şafak Yıldızları’, kadınlar, hayalleri ve acıları üzerine bir Rus eserdi. Bu sene ise Zehra İpşiroğlu’nun ‘Duygu Asena Ödüllü’ kitabı üzerinden yine kendi yazdığı, gerçek bir kadın hikayesine dayanan ‘Hayal Satıcısı’yla ülkemiz kadınlarının sıkışmışlığını ortaya koymak hedefim... 30 yılda dünya genelinde kadınların toplumsal sorunlarında, eşitsizliklerinde ve mağduriyetlerinde

Yazının Devamı

DEVRiM ÜLKESi KÜBA

6 Ekim 2019

Küba’da 25 yıldır kansere karşı bir aşı üzerinde çalışıldığı biliniyor. Sonunda Kübalı doktorlar bunu da başardı. Aşı, doğrudan tümöre karşı değil; onun ürettiği bir proteini hedef alarak, hücrelerin büyüme ve bölünmesini önlüyor. 60 yaş altındaki hastalarda iyi sonuç aldıklarını açıklayan Kübalı doktorlar, şimdilik hastaların bir sene kazandığını, tümörün büyümesi ve metastazın engellendiğini, ilerde ise çocuklukta yapılacak tıpkı kızamık gibi önleyici aşı haline geleceğini söylüyorlar. Şimdi gelelim haberin en güzel yanına, sosyolist bir ülke olan Küba’da aşı, kanser hastalarına ücretsiz veriliyor. Obama ile başlayan ılımlı süreçten yararlanan Amerika hemen devreye girmiş, şu an FDA onayı alma aşamasında aşı... Tabii Amerika’nın elinde kim bilir kaça çıkar fiyatı! Şu anda sadece akciğer üzerinde test edilmiş. Kanser hastalığı ve tıp, hassas, uzmanlık gerektiren ve suistimale açık bir konu olduğu için, ben daha fazla detay vermeyi doğru bulmuyorum. Tek bildiğim,

Yazının Devamı

Sessiz ve derinden

3 Ekim 2019

Yeni başlangıçların ayıdır Ekim... Hazır havalar da keyfimize yoldaşken, sokak sokak gezmeli, konserlerle, sergilerle ve tiyatroyla kısaca yeniden sanatla yaşamı mühürleme vakti...

Ekim ayı da sessiz sedasız geldi. “Aman ayların da sesi mi olur?” demeyin, henüz geride bıraktığımız eylüle bakın mesela, şiirler şarkılar, romantizm, depresyon, her ses vardı içinde. Ama ekim öyle mi? Ya, usulca süzülür, bir kere ‘sarı sıcak’ yaptı mı gündeme gelir, geldiği gibi de çekilip gider. Oysa yeni başlangıçların ayıdır. Yaratıcıdır, kültür ve sanat açısından zengin, adeta bir silkelenme ayıdır. İçi dolu bir aydır ve belki tam da bu sebeple çok sesi çıkmaz, çünkü konuşmaktan ziyade ‘harekete geçirme’ zamanıdır. Miskinliğimizi atmalı, yeni başlangıçlara yelken açmalı, hazır havalar da keyfimize yoldaşken, sokak sokak gezmeli, konserlerle, sergilerle ve tiyatroyla kısaca yeniden sanatla yaşamı mühürleme vakti.
Ekimin ilk günü, Dünya Yaşlılar Günü’ydü. Yaş ve yaşlılık

Yazının Devamı

Cahillik mutluluktur

29 Eylül 2019

Soğukkanlı biriyimdir. Hatta karşımdakinin sinirini bozacak kadar... Özellikle depremde ekstra sakinimdir. Biraz da İzmir’de doğup, beşik yerine evlerde sallana sallana büyümüş olmamın da etkisi var. Şu anda bu satırları yazarken ellerim titriyor, kalbim ağzımda, anksiyetem tavanda... Anladım, benimki cahillik mutluluğuymuş. İstanbul depremiyle ilgili birkaç araştırma yazısı, makale okuyunca kendimi soğukkanlılıktan, panik atağın sıcak sularına hızla geçerken buldum.
Akşam olup da televizyondaki uzmanların pek de anlaması kolay olmayan açıklamalarının satır aralarındaki o ‘söyleyemiyoruz’ halleri, beni sabaha kadar okumaya, grafikleri, haritaları anlamaya, ölçümlerin logaritmasını kavramaya itti. Yıllarca okuduğum matematiği hafızamın kuytu köşelerinden çıkarıp, “Hayat boyu ne işime yarayacak!” diyerek, zihnimin tozlu kıyılarına ittiğim fizik bilgimin geride kalan son zerrelerini de katınca, yerin altında ne olup bittiğini kabaca anladım.
Peki öğrendim de ne oldu? Çarpıntı tuttu. Tamam hep “Büyük İstanbul depremi geliyor” filan denip duruyor

Yazının Devamı

‘Kadın, kadına destek olmadan olmaz’

26 Eylül 2019

Netflix’in yeni dizisi ‘Unbelievable’ (İnanılmaz), beni sabaha kadar ekrana kilitledi. Sekiz bölümlük mini seri, kadına şiddetin dünyanın her yerinde ikincil önem taşıyan bir suç olarak konumlandığını, tecavüze uğrayan kadının sadece erkekler değil; kadınlar hatta kendileri tecavüze uğramış olanlar tarafından bile algılanmadığını, ön yargıların hiç kadınlardan yana olmadığını, müthiş sade ve doğal bir anlatımla gözler önüne seriyor. Gerçek olaylardan esinlenilen hikayede, tecavüze uğradığına dair yalan söylemekle suçlanan genç kadının, polisler tarafından hayatının kabusa dönmesi ve iki yıl sonra ortaya çıkan benzer vakalarla, iki kadın dedektifin olayı ele almasıyla birlikte adeta “Kadın, kadına destek olmadan olmaz” dedirten sürprizli bir çözüm süreci anlatılıyor. Muhakkak izlemenizi öneririm, her şeyden evvel harika oyunculuklar ve zeki senaryosuyla çok iyi bir dizi var karşımızda... Ama en çok, kadına şiddete, taciz ve tecavüze bakış açısı, yargılar-ön yargılar ve

Yazının Devamı