Ebru Erke

Ebru Erke

erke.ebru@gmail.com

Tüm Yazıları

Asya, Akdeniz, Türk ve Yunan mutfakları. Hepsini bir arada bulabilmek zor, özellikle de kendi alanlarında marka olanları, hele de deniz kenarında. İşte tam da bu yüzden D-Maris sadece Türk değil yabancı gurmeler için de çekim merkezi konumunda

Solunuzda bir turist Nusret’in duvara resmedilmiş kocaman figürünün önünde selfie çekiyor. Sağınızda bir taş fırından Urfa usulü lahmacun dumanı tüterek fırından çıkıyor. Üst tarafta Zuma tüm ağırlığıyla konuklarını karşılıyor. Az ötedeyse deniz kestaneleri hüpletilmiş, Simi karidesleri mideye indirilmiş ufaktan başlayan sirtaki müziğiyle klasik bir Manos gecesine hazırlanılıyor. Bu kadar markayı deniz üzerinde bir arada bulabilmek pek kolay değil. Tam da bu yüzden D-Maris sadece konaklayanlara hitap etmekle kalmıyor. İyi yemek yiyip eğlenmek isteyen tekneciler, üstelik de çoğu Yunan karasularından buraya geliyor. “Herkes çok şaşırdı, yıllar sonra Simi’den sonra başka bir yerde şube açmış olmamıza. Milyarder müşterilerimizin çoğu merakından gelip burada da ziyaret ediyor bizi. Hatta birkaç saatliğine diye gelip günlerce koya demirleyen tekneler oluyor” diyor meşhur Manos’un oğlu Mixalis Magkos. Buyurun işte, gastronomi turizmine ala bir örnek. Kabuklarıyla pişirilip o şekilde yenen minicik Simi karidesleri, ufak shot bardaklarında içilen deniz kestanesi, Ege kıyılarına özgü irili ufaklı kabuklu çeşitleri ve tabii ahtapot ve kalamarıyla Manos, size tam bir ada sofrası yaşatıyor. Ama Manos demek iyi bir sofradan ötesi anlamına geliyor. Kırılan tabaklar, döktürülen sirtakiler bu ufacık tavernayı marka yapan en önemli etkenlerden. Buradaki şubede bayrağı babasından devralan Yiannis Magkos eğlenceyi Simi’deki dozda devam ettiriyor.

Haberin Devamı

Deniz üzeri lezzet kompleksi

Nusr-et yenilenen dekorasyonuyla misafirlerini ağırlamaya hazırlanırken, Zuma dünya standartlarındaki servisi ve Asya mutfağı dokunuşlu yemekleriyle yoluna devam ediyor. Bu sezonun yenisi Maris Kitchen’daysa Türk mutfağı ağırlıklı. La Guerite, öğle saatlerinde mutfak açılana kadar etrafı dolaşıp istek şarkılar çalan akustik müzik ekibi, sonrasında DJ performansıyla tüm güne yayılmış plaj eğlence konseptiyle Cannes ve St Barth’da şubeleri olan dünya çapında bir marka. Wasabi dondurmalı somon tartar, ballı susamlı peynirli çıtır börek, özel La Guerite soslu kara midye, Endülüs usulü soğuk domates çorbası menünün yıldızlarından.

Haberin Devamı

Deniz üzeri lezzet kompleksi

Kale içinin büyüsü

Belki biraz Antalya’nın gölgesinde kaldığından, belki yerleşmiş kitle turizmi imajından olsa gerek, yerli turistler olarak Alanya’yı epeyce ihmal ettiğimiz kesin. İki yıl önce inşa edilen teleferik ilginç şekilde şehirdeki turistlerin çehresini de değiştirmeye başlamış. Upuzun Kleopatra Plajı’nın üzerinden direkt olarak tarihi kale içine çıkılıyor. Teleferik vesilesiyle etraf ahşaplarla döşenmiş, seyir terasları açılmış. Daha kısa sürede yukarı çıkan turistler geçirdikleri vakti artırıp yukarıdan daha keyif almaya başlamışlar. Hatta yeni açılan ve etkileyici panaromik bir manzaraya sahip Gardenia Restoran’da yer bulmak artık zor. Sebep sadece manzara değil elbet. İstanbul Armada Otel mutfağında da çalışmış olan şef Azmi Tuyun, kağıt üzerinde mütevazi tabakta oldukça iddialı bir menü hazırlamış. Bademli köz patlıcan çorbası, ekşi maya ekmek üzerinde anne köftesi ve beğendili incik yemek-lerden bazıları. Tek anlayamadığım Alanya Belediyesi’nin teleferiği 19.00’da kapatıyor olması. Oysa ki o kadar keyifli vakit geçirdikten sonra insan aynı keyifle kısa sürede aşağıya da inmek istiyor.

Haberin Devamı

Genç şefler mutlaka katılın

Dünyanın en prestijli yemek yarışması olarak kabul edilen Bocuse D’or’un Türkiye ayağı 14-16 Kasım tarihlerinde Sirha İstanbul’da gerçekleşecek. Son başvuru tarihi 31 Mayıs, yetenekli ve hırslı genç şeflere duyurulur.